Gerçek Zenginlik Formülü

GERÇEK ZENGİNLİK FORMÜLÜ?

Zenginlik deyince akla ilk gelen şey sahip olduğumuz malların maddi değeridir değil mi? Tarih boyunca milyarlarca insan zenginlik hayalleri kurarak yaşamlarına devam ettiler. Kimine göre para, kimine göre mal, kimine göre eşya… Zenginlik sadece bunlardan mı ibaret?

Bu yazımda sizlere “aslında zenginlik sadece para sahibi olmak değildir, mutlu olmaktır” gibi klişeleşmiş açıklamalarda bulunmayacağım, ancak zenginliğe olan bakış açınızı tamamen değiştirecek bilgiler paylaşacağım.

Peki Nedir Gerçek Zenginlik?

Gelin hep birlikte, yani interaktif bir şekilde bu makale üzerinde çalışalım. Şimdi sizlere çeşitli sorular soracağım ve cevabınızı yazmasanız bile, kendi kendinize söylemenizi rica edeceğim.

SAĞLIK VE MALİYETİ

Zenginliğin olmazsa olmazı sağlık değil mi? Sağlıklı olmak için ne yapıyoruz? Bolca karbonhidrat ve şeker tüketiyoruz. Sigara, nargile ve alkol kullanıyoruz. Sağlığımıza asla bir gıda takviyesi kullanarak yatırım yapmıyoruz? Yürüyüş, spor gibi aktivitelerden kesinlikle uzak duruyoruz. Doğru mu?

Neyse ki 33 yıllık hayatımda bir kere bile sigara denen illete başvurma ihtiyacı duymadım.

“İnsanlar para kazanmak için sağlıklarını, sonra da sağlıklarını kazanmak için paralarını verirler.” Goethe

“Sağlıklı olmak, hayat kavgasında başarının birinci şartıdır.” Ahmet Mithat

VARLIK

Çok çalıştınız, kariyer yaptınız, iş kurdunuz veya çok şanslıydınız, dolayısıyla bir şekilde çok zengin oldunuz.

  1. Bu maddi zenginlik sizi gerçekten mutlu ediyor mu?
  2. Maaşlı bir işte veya kendi işinizde çalışırken, kendinize ve sevdiklerinize yeterince zaman ayırabiliyor musunuz?
  3. Kazancınız sizden bağımsız ilerleyebiliyor mu? Yani siz olmasanız da, başınıza bir şey de gelse kazanmaya devam edebiliyor musunuz?
  4. Güvendiğiniz ve size güvenen insanlar var mı?
  5. Kendinizi seviyor musunuz? Başkalarını seviyor musunuz?

ZAMAN ÖZGÜRLÜĞÜ

“Zaman öldürmek yerine bir şeyler yapın. Çünkü zaman sizi öldürüyor.” Paulo Coelho

“Zaman öldürmek en pahalı harcamadır.” Balzac

“Mutlu insan her anından faydalanır ve kendi kendine şöyle der: Ben bugün mutluyum, yarını Allah bilir.” Durante

Burada konuyu biraz daha açmak isterim. Yıllarca maaşlı işlerde ömrümüz geçiyor, belki çok kazanıyoruz ama daha fazlasını kaybediyoruz. Yediğimiz yemeği, giydiğimiz kıyafeti, kazanacağımız parayı bile başkaları belirliyor. Hakkımız olan 2 haftalık izne nasıl ve ne zaman çıkacağımızı da maalesef patronumuz belirliyor, doğru mu?

Peki kendi işimizi yaparken durum nasıl? Kendi işletmemizin başarısı ve kazancı için neredeyse 7/24 mesai yaptığımız oluyor. Hani nerede özgürlük? Kazancımızla, zamansal doluluğumuz doğru orantılıysa bir sıkıntı yok mu? Kazancımız arttıkça, işimiz büyüdükçe kendimize ve sevdiklerimize daha fazla zaman ayırmamız gerekmiyor mu? Yoksa kendi işimizi yönettiğimizi zannederken, işimizin kölesi haline mi geliyoruz? Bu gerçekten üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir konu.

YARATICI DÜŞÜNCE VE HAYAL KURMA

Benim için zenginlik kavramını diğer görüşlerden ayrıştıran en önemli detaylardan biri de zihnimizi ve potansiyelimizi gerçek anlamda kullanabilme yeteneğimizi kaybetmemektir. Ne demek istiyorum?

Sağlığımız yerinde, varlık konusunda işler iyi gidiyor, yeterince zamanımız da var… Peki, hala daha bir şeyler üretmeye, yenilikler aramaya, zihnimizin bize sunduğu sınırsız özgürlükler dünyasında yolculuk etmeye devam edebiliyor muyuz? Çocukken olduğu gibi, belli bir yaşa geldikten sonra da hayaller kurabiliyor muyuz? Sevdiğimiz şeyleri yapabiliyor muyuz? Konfor alanımızı terk edip, işleri ve koşulları daha iyi hale getirebilecek yeni bakış açıları üretebiliyor muyuz?

ZENGİNLİKTE SON NOKTA

İyi bir insan olabilmek…

Gerçekten iyi miyiz? İnsanlarla ilgili empati yapabilmek, duygusal zekayı kullanabilmek, yardım edebilmek insanlara, hayvanlara… Çok zor şeyler gibi değil mi? Mesela bir restoranda yemek yerken, ağzımızın içine bakan, o dilsiz ve muhtaç canlarla (sokak hayvanları) yemeğimizi paylaşsak aç kalır mıyız? Emin olun doyarız, doyuyoruz. Fazlasıyla doyuruyoruz karnımızı. Onlar doyamıyor, çünkü onların yaşam alanlarını istila ettik ve doğal yaşamlarını sürdürme şanslarını ellerinden aldık. Bizim bakımımıza ve yardımımıza muhtaçlar. Yardıma muhtaç insan veya hayvan fark etmez, gerçekten içimizden gelerek onlar için bir şeyler yapabilirsek ve bu iyiliği gelecek nesillere de aktarabilirsek dünya çok daha güzel bir yer olabilir.

Bu yazımda kendi deneyimlerimi aktarmaktan ziyade, sizlerle soru cevap şeklinde geçen bir sohbet gerçekleştirmeye çalıştım. Keyif almış olduğunuzu umuyorum. Sevgi ve saygıyla…

Gelin güzel bir anonim diyalog paylaşarak yazımızı noktalayalım;

Yaşlıca bir bey efendinin yanına yaklaştım ve dedim ki,

– Hangi alanda kariyer yapsam daha iyi olur, bana söyler misiniz lütfen?

Yaşlı adam gülümseyerek yanıt verdi,

– İyi bir insan evladı ol. Bu alanda çok fazla fırsat var ve rekabet o kadar az ki…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir